25 Aralık 2013 Çarşamba

ŞAİRİN ROMANI - MURATHAN MUNGAN

Bir kitap sever, okur, yorumlar olarak ben, Murathan Mungan'ı okumakta geç kalmışım. Tesadüfen elime aldığım bu kitabı okurken, herhalde yazarın kurduğu sanal dünyaya bir seyahat yaptım, bir yandan sonu ne olacak diye merak ederken diğer yandan sona yaklaştığım için üzülüyordum... Bende bu hissi uyandıran sadece birkaç kitap vardır. Açıkçası beni böyle etkilemesini beklemiyordum. Murathan Mungan'ın şair yönünü düşündükçe aslında cafcaflı cümlelerle nasıl bu kalınlıkla bir kitabı doldurabilir diye düşünmüştüm. Ama kitabın hikayesi değil de anlatımı şiir gibi olunca, şiir tadında bir roman çıkarmış ortaya.

Neresinden başlasam bilemiyorum, öncelikle kitapta Anakara'ya bağlı olan değişik şehirlerde geçiyor olay. Şehirlerin ismi gibi karakterlerin ismi de çok değişik; Odragend, Dohanara, Samarakad vb şehirlerde, Bendag, Mootah, Ulsangeyma, Zeey, Tagan, Gamenn, Agabu vb, kişilerin hikayeleri anlatılıyor.

Benim en hoşuma giden şey (belki size garip gelebilir ama) ben Avşar'ım, belki daha önce bahsetmiştim. Bizim Avşarlarda kullanılan ve başka hiç kimseden duymadığım bazı kelimelerin burada kullanılmış olması. Mesela dulda, yekinmek, gönenmek gibi. Bir yerde de tilmiz kelimesini kullanmış ki bu kelime de Arapça öğrenci demek. (Arapça öğretmeni olunca tabi hemen dikkatimi çekti, algıda seçicilik :))))  

Kitabın hikayesini tabii ki anlatmayacağım burada ancak en beğendiğim yerlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

* Kendi seçimlerimiz sonucunda olup bitenler rasgele başımıza gelenlerden daha çok sızlatır içimizi. İnsanın kendine karşı çaresizliği diğer çaresizliklere benzemez.

* Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli bir kavram olmadı. Daha çok rastlantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti , o kadar...

* Aşka hazır olmayanlar aşka tutulduklarında, ne yapacaklarını tam olarak bilemezler. Onların aşkında kaçınılmaz sonu hazırlayan tuzaklar çok daha kolay barınır. Her ne kadar aşk genç kalplerin işi olsa da, aşkı yaşamak tecrübeyle kazanılmış donanım ister. Gençken kolay sahip olunamayacak bir donanım. Ne yaman çelişki değil mi?

* Kendisine saklanmayı bilmeyen insanlar başkalarına kolay av olurlardı.

* Suyun konduğu kabın şeklini alması gibi bazı ruhlarda içine kondukları bedenin özelliklerini alırlar. Bazı insanların çirkinliğinde aynı zamanda onların ruhlarını görebilmemiz bundandır.

* Başarı ne demekse artık! Her insanı başarılı  olmaya mahkum eden bu anlayışı hiç insani bulmadığımı da söylemeliyim ayrıca. Başarısızlık da bizler içindir, insanlar için, kenarda kalmışlar için, ikinci çocuklar için... Gölgedekiler için.

Biraz daha yazarsam kitaba haksızlık olur sanırım. Alınası ve okunası bir kitap, hem bir kez de değil biraz ara verilip tekrar okunabilecek bir kitap.

Yazar bu kitabı 15 yılda hazırlamış, emeğine sağlık diyorum ve şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder