22 Temmuz 2012 Pazar

KADIM AL SAHER- 2



Kadim Al Saher 2 dedim ama belki de 3, yani bilemiyorum bu onunla ilgili kaçıncı yazım. Neyse sayılara takılmayalım. Kendisiyle ilgili bazı bilgileri daha önce vermiştim, özetlersek, Iraklı bir sanatçı, romantik aşk şarkıları söyleyen bir centilmen. Geçen haftaki Lübnan seferimi kendilerinin yüzü suyu hürmetine yaptığımı inkar etmeyeceğim, yani seyehatimi onun konser tarihine denk gelmesi tesadüf değildi. Birçok şarkısının söz yazarı olan Nizar Qabbani adına Byblos Festivalinde verdiği konsere gitmek çok heyecan vericiydi. Bu arada Kazım'ın en sevdiğim şarkılarının Nizar Qabbani'ye ait olduğunu da öğrenmek hoştu.

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi şarkılarını Fasih Arapça söylüyor, yani anlaşılabilir. Bu şekilde fasih şarkı söyleyen başka bir Arap sanatçı ben tanımıyorum, belki de vardır. Benim ona hayranlığım, müziklerinin güzelliğinin yanı sıra şarkılarını da anlayabiliyor olmam. Bu arada Arapça Öğretmeni olduğumdan hiç bahsettim mi size? Neden Arap bir sanatçıya bu ilgi diye düşünüyorsanız, cevabı bu.

Biliyorsunuz ki, Lübnan'a bir turla gittim, turdaki arkadaşlarım çok şaşırdığı için böyle bir açıklama yaptım, yani kalk Türkiye'den Arap bir sanatçının konserine gel. Pek anlam veremediler, acaba Madonna'nın konserine geldim deseydim, yine tuhaf karşılarlar mıydı, bilemiyorum. Batıya yüzümüzü tam çevirdiğimiz için, doğudaki güzellikleri göremiyoruz ve merak dahi etmiyoruz ne hikmetse.

Şimdi sizinle konserde söylediği yine sözleri Nizar Qabbani'ye ait olan yeni şarkısını paylaşacağım, yalnız müziği bir Türk şarkısına o kadar benziyor ki bulamadım, bu konuda da sizden yardım istiyorum. Bu video kaydı konsere gelen birinin çekimi olduğu için profesyonel değil, bunun için kusura bakmayın.

İyi dinlemeler.....

http://www.youtube.com/watch?v=sjP7_vPdZoQ&feature=related

19 Temmuz 2012 Perşembe

LUBNAN - BEYRUT TURU

Bir gezi yazısıyla daha karşınızdayım, bloğum daha tam olarak yönünü çizememiş olsa da sanırım gezi bloğuna daha yakın. Neyse uzatmadan başlayayım, bu defa rotamı Beyruta doğrultaraktan, daha önceki gezilerimi tek tüfek yapmış olmama rağmen, bu kez bir de turla gitmenin keyfine varayım diyerekten, BAMTUR firmasının geçmişine bakmayaraktan bodoslama kendimi Beyrut'ta buldum. Yalnız şunu belirtmeden geçemeyeceğim, Bamtur'un buradaki ilgisizliğine karşılık, orada fazlasıyla ilgi gördük Tur Rehberimizden, kendisinin kulaklarını çınlatarak hemen resimlerle anlatayım mı Lübnan turumu?

İlk olarak havaalanında karşılanıp panoramik bir Beyrut turu yaptık,

Korniş denilen sahil yolunda işte bu gördüğünüz Güvercin Kayalıklarını görebilirsiniz. Güneş batarken daha güzel bir görüntü verdiği söyleniyor fakat bana nasip olmadı


Daha sonra Downtown'a doğru süzülüp Saat Kulesini görüyoruz. M.S. şu yüzyıldan kalma demek isterdim fakat üzerinde ROLEX yazıyor. Ben de anlayabilmiş değilim.


Ee tabi, nerede sütun orada Roma, tahmin edebileceğiniz gibi bir dönem Romalılar buralardaymış.


14 Şubat 2005'te öldürülen Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin ve onunla birlikte ölen 7 kişinin mezarını ziyaret ettik. Daha sonra Refik Hariri'nin yaptırdığı Büyük Cami'yi gezdik. İç savaşın bitmesindeki en önemli rolü üstlenen Refik Hariri'nin ölümüne bütün Lübnan halkı, Hristiyanı, Müslümanı üzülmüş.

İç savaş demişken, savaşın izlerini hala görebilmekteyiz.

Binaların balkonlarına gerilen bu perdeler çok dikkatimi çekmişti, tabii ki güneşten korunmak için fakat hepsi aynı renk ve model, bir de kardeşim arasıra çıkar da yıka bu perdeleri.


Size de değşik geldi mi, Nargile şişesi yerine Kavun kullanmışlar. Tadı da güzeldi:))

Jeito Gretto Mağarası, içerde fotoğraf çekmek yasak, bu yüzden dışardaki (içerde ne olduğunu tahmin ettiren) heykelle fotoğraf çekebildim. Bizim drubumuzdaki bazı kişiler Antalya'daki Damlataş mağarasının biraz daha büyüğü olduğunu söylediler. Ben Damlataş mağarasını görmediğim için yorum yapamayacağım.


Harissa Tepesindeki Meryem Ana kilisesi, Papa burayı Hac yeri ilan etmiş. Ziyaretçisi gayet fazla.

Daha yakından bir görüntü.
Heykelin altında bulunan kiliseden bir görüntü.

Bu da Heykel'in dibinden şehre bir bakış.


Sonra geçtik Byblos'a, Fenikelilerin ilk yerleşim yeri olarak kabul edilen Byblos, Arapça adı Cubeyl. Tarihi 7000 bin yıl öncesine dayanıyor bu kentin. Farklı bir dokusu var, genellikle Hristiyanlar yaşıyormuş bu şehirde. Bir de Mısır Piramitlerinin yapımında kullanılan SedirAğaçları buradan gönderilmiş. Bu arada Sedir Ağaçları Lübnan için önemli bu yüzden de Lübnan bayrağında da kullanmışlar.
Fenikeliler bir alfabe kullanmışlar ve tabletler yazmışlar.




Fenikeliler Güneşe taparlarmış, bu yüzden de kıyafetleri aşağıda görüldüğü üzere Güneşin rengi olan sarıymış.
Kale bir dönem Romalılara geçmiş ve kendi mimarilerine göre restore yapmışlar. Osmanlılar da bu topraklara hakim olduğu zaman, bir restore de Osmanlılar yapmış. Kaleden çekilmiş bir görüntü.
Byblos'a gittiğimiz gün, Byblos Festivali kapsamında Kazım Seher Konseri vardı. Ben Byblos'da kaldım ve akşam konserine katıldım. Zaten hayran olduğum sanatçıya bir kez daha hayran oldum. Bu konuyu daha sonra tekrar ele alacağım. Ertesi gün yorgun bir şekilde ülkeme döndüm.