26 Ekim 2010 Salı

İSTANBUL HATIRASI - AHMET ÜMİT

Polisiye severim, hatta Agatha ablamızın bir sürü kitabını okumuştum.

Ahmet Ümit'in de birkaç kitabını okudum. Bu kitabı da polisiyevari, güzel, zevkli, heyecanlı ve sürükleyiciydi. Yalnız Ahmet Ümit'in değişik bir tarzı var gibi, öldürülenler kesinlikle ölümü hakeden insanlar, ama ölümü haketseler de öldürenler cezasını çekmeli gibi.

Bab-ı Esrar kitabında da sanırım böyle kötü insanların ölmesi söz konusu idi.

Heyecan severlere, tavsiye edebileceğim bir kitap; İstanbul üzerine, İstanbul'u sevenler üzerine, İstanbul için cinayet işleyebilenler üzerine güzel bir kitap. Bu arada İstanbul ve tarihi hakkında da pek çok şey öğrenebileceksiniz.

5 Ekim 2010 Salı

ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ


Şarkısını da severdim, tabi ya Erkin Koray o farklı sesiyle ne de güzel yorumlamıştı.

Ama ya dizisi, sevilesi, ibret alınası bir dizi.

Benim bir televizyon dizisini buraya taşımam ise, bu hikaye benim hikayem diyebilecek kadar senaryosunun benim yaşadıklarımla örtüşmesi. Zannediyorum 3. bölümüydü bugünkü. Tek düşüncem kendi hayat hikayemi sanki bir senariste anlatmışım da o da bu hikayeyi televizyona taşımış. O kadar tanıdık yani. Evimizin en küçüğü kardeşimin de adı Osman, tıpkı filmdeki gibi, bu kadar olur.

İzlesem mi, izlemesem mi bilemiyorum. Çok gerilerde kalmış, üstünü zorla kapattığım, taaa gerilere ittiğim hatıralar canlanıyor bir bir. Bir zamanlar yaşadıklarını tekrar izlemek tuhaf geliyor insana, hele bu yaşadıkların hala seni derinden etkiliyorsa. Düşünün ki izlemek bile tuhaf geliyor, peki ya yaşamak.....

Ez cümle oradaki herbir karakterin bundan sonra nasıl yol alacağını da tahmin edebiliyorum. İzleyip görecez, herbirinin nasıl dağılacağını ve dağıtacağını.