28 Mart 2009 Cumartesi

LİBYA'YA SEYAHAT

Arkadaşlar, salı günü Libya, Trablus'a gidiyorum. 10 gün sürecek bir fuara katılıyoruz. Trablus hakkında, 1911 Uşi antlaşmasıyla İtalya'ya bıraktığımızdan başka bir bilgim yok.

Sosyal hayat, iklim hakkında bilgisi olan varsa bana yazsın lütfen.

KAHİRE'DE BİR AKŞAM YEMEĞİ







Kahire'de iş yaptığımız Hamada Agawany isimli müşterimiz bizi evine yemeğe davet etti. Biz ne kadar ısrar ettiysek de gerek yok diye, onun ısrarı bizimkini bastırdı ve evine gitmek zorunda kaldık. İş yerinden çıktığımızda neredeyse saat 21:00 sularıydı, evine vardığımızda saat 22:00 ve yemeğe oturduğumuzda ise saat 23:00 gibiydi.

Yine bizim İç Anadolu insanının tabiriyle bizi "Yat-Geberlik" yemeye davet etmiş meğerse. Neyse yemekler inanılmazdı. Zannediyorum ki bizim yerel yemekleri yiyemeyeceğimizi düşünerek (ki haklı bir düşünce bu) deniz mahsullerinden seçmişti mönüsünü.

Yengeç çorbasıyla başlayıp, karidesle bitirdiğimiz ve masadan gece 00:30'da kalktığımız bir yemekti.

Detaylar için bakınız üstteki 3 resim.

23 Mart 2009 Pazartesi

TABİİİ Kİ ÇOCUKLAR




Daha önceki yazılarımda da yazdığım gibi Arap çocukları çok tatlı oluyor, aslında bütün çocuklar çok güzel ve saflar. Bu seyehatimde de çocukların güzelliğini, şirinliğini resmetmek istedim. İşte size iki resim daha.

21 Mart 2009 Cumartesi

OOOOLEEEY, YUPPPPPİ, HEYYYOOOOO







Neredeyse 1 yıl sonra Allah bana tekrar nasip etti ve ben tekrar Mısır'a gittim. Bu sefer gezi değil iş içindi gidişim. İlk başta 3 gün olarak planlanan ve işlerin yoğunluğu dolayısıyla 1 haftaya uzattığımız bir gezi.

Yeniden Kahire'de olmak çok güzeldi ve eğer işler istediğimiz gibi giderse daha sık Kahire'de olmak düşüncesi de çok güzel.

Arkadaşlar Kahire tutkumu şöyle anlatayım ; Kahire benim için ikinci İstanbul oldu. Benim çocukluğum İstanbul'da geçti. Şu anda Kayseri'de yaşıyorum ve İstanbul'da yaşamadığım için de çok mutluyum. Yaklaşık yılda 2 yada 3 defa İstanbul'a iş dolayısıyla gidiyorum. İşte bir hafta, 10 gün ne kadar kalmam gerekiyorsa kalıp dönüyorum. İstanbul bana böyle güzel, zaman zaman gidip ziyaret edip, geri dönünce güzel. Orada yaşamak bana hiç cazip gelmiyor. Sakin, gürültüsüz, düzenli bir şehirde yaşamak bana daha güzel ancak bazen İstanbul'u o kadar özlüyorum ki, gürültüsünü, trafiğini, canlılığını. bu kısa seyehatlerde de o özlemimi giderip dönüyorum.

Geçen sene Kahire'den döndüğümde de, İstanbul için hissettiğim şeyleri hissetmiştim. Özledim ya, burnumda tüttü Kahire. Ne varsa sanki elin memleketinde, bende oraya karşı bir yakınlık, bir özlem bu nedir ben de anladım.

Neyse bir kaç resimle bu seyehatimi anlatmaya çalışayım.

İLGİ ÜZERİNE YENİDEN




Bloğumda resmini yayınladığım, o güzel Arap kızının diğer resimlerini de ekliyorum. Lütfen maşallah deyiniz:)